top of page
Şirket Binası

Hukuk Genel Kurulu   2014/224 E., 2015/2354 K. sayılı kararı
KONUT İHTİYACI NEDENİYLE TAHLİYE İSTEMİ
REŞİT OLAN KİMSENİN AYRI MESKENDE OTURMA HAKKI
İHTİYAÇ NEDENİYLE TAHLİYE DAVASI
DAVACININ ANNESİYLE BİRLİKTE OTURMASI

                                                                                       "İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "ihtiyaç nedeniyle tahliye” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 17. Sulh Hukuk (kapatılan Kadıköy 4. Sulh Hukuk) Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.01.2013 gün ve 2012/705 E. 2013/31 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 02.07.2013 gün ve 2013/9535 E. 2013/11377 K. sayılı ilamıyla;
"...Dava, konut ihtiyacı nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının 01.06.2008 başlangıç tarihli sözleşme uyarınca kiracı olduğunu, kira sözleşmesinin bir yıl süreli olduğunu, bu güne kadar annesi ile birlikte yaşayan müvekkilinin yetişkin bir kişi olup annesinden ayrı ve bağımsız bir yaşam tercih ettiğini, bu nedenle dava konusu bağımsız bölüme ihtiyacı olduğunu, uygun bir tarihte keşide edilen ihtara rağmen davalının kiralananı tahliye etmediğini belirterek kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ise ihtiyaç iddiasının samimi olmadığını, tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın samimi, gerçek ve zorunlu olması gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davacının annesinden ayrı bir ev açma düşüncesi ve dolayısıyla konut ihtiyacı samimi görülmeyerek davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı 10.05.1973 doğumlu olup dava tarihi itibariyle 39 yaşındadır. Reşit olan bir kimsenin ayrı meskende oturması yasal hakkıdır. Anne veya babası ile birlikte oturmaya zorlanamaz. Dinlenen davacı tanıkları ihtiyaçlı olan davacının halen annesi ile birlikte oturduğunu artık annesinden bağımsız ayrı bir evde yaşamak istediğini bildirmişlerdir. Bu olgu tek başına konut ihtiyacının varlığını kabule yeterli olup bağımsız bölümün uzunca bir süre davacının mülkiyetinde olmasına rağmen davacının bu güne kadar kiralananda oturmayı tercih etmediği ve bundan sonrada oturma niyetinin bulunmadığına  yönelik mahkemenin kabulü yerinde değildir. Bu bakımdan mahkemece kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır..." gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

                                                                   HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:  
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan harcın iadesine, 23.10.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/504 E.,  2018/1840 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
KONUT İHTİYACI NEDENİYLE TAHLİYE İSTEMİ


''Davacı asıl davada; davalı ile aralarında 01.08.2012 başlangıç tarihli kira sözleşmesi bulunduğunu, kiralanan yerin kira sözleşmesinde açıklandığı şekilde boyalı, cilalı, eksiksiz ve bakımlı olarak oturulabilir halde davalıya teslim edildiğini ancak davalının kendisine bilgi vermeden ve yazılı onayını almadan banyodaki döküm küveti ve lavaboyu sökmek suretiyle taşınmazda tadilata başladığını öğrendiğini, yapılan değişikliklere kesinlikle muvafakati olmadığını, akde aykırı olan bu hususun giderilmesi için 27.02.2015 tarihinde gönderilen ihtarnameye rağmen davalının akde aykırılığı gidermediğini belirterek akde aykırılık nedeniyle tahliyeye, birleşen davada ise; davalının aynı ilçe sınırları içerisinde kendisine ait dairesinin bulunduğunu öğrendiğini belirterek TBK’nun 352/3. maddesi gereği kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; evin çok eski yapıda olduğunu, birçok kez hatalı lavabo bağlantısı nedeniyle evi su bastığını, durumun davacıya bildirildiğini ve aslıyla uyumlu olacak şekilde tadilat yapıldığını ayrıca birleşen davaya konu taşınmazının ise kirada olup ihtiyacını karşılayacak nitelikte bulunmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından her iki davaya yönelik olarak temyiz edilmiştir.
1- Davalının asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Taraflar arasında imzalanan 01.08.2012 tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme ile taşınmazın boyalı, cilalı, bakımlı ve eksiksiz olarak kiraya verildiği belirtilmiş, sözleşmenin özel şart 12. Maddesinde ise; kiracının, kiralanan yerin içinde ve dışında, esasen herhangi bir değişiklik yapamayacağı ancak arzu ederse banyo, wc ve mutfakta mevcut lavabo, klozet, dolap, tezgah, ayna, raf vb yerlerine daha yeni modelleri alıp taktırabileceği ancak bunların sayısı, ölçüleri ve kalitelerinin mevcuttan daha az, küçük veya kullanışsız olmayacağı, bu yenilemelerin giderlerinin tamamen kiracı tarafından üstlenileceği, kiradan veya depozit/teminattan düşülmeyeceği, bunların kiralanan yerin tahliyesinde sökülmeyip, kiralanan yerle birlikte bırakılacağı, ayrıca teknik zaruret veya estetik tercihi nedeniyle başkaca herhangi bir değişiklik yapılması gerekirse, yapılacak değişiklikten kiraya verenin haberdar edileceği, yapılacak değişiklerin, kiralanan yerin ve apartmanın mevcut mimari ve statik projesine, tesisatına ve kullanılmış malzemesine uygun olmak şartıyla ve her halde kiraya verenin onayı alındıktan sonra yapılabileceği kararlaştırılmıştır. Her ne kadar Mahkemece, davalı-kiracının tadilat ve değişiklikleri yaptırmadan önce kira sözleşmesine uygun şekilde davacı-kiraya vereni haberdar edip onayını almadığından bu durumun taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 12.maddesine aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporundan yapılan işlerin niteliği gereği sözleşmenin 12. Maddesinin ikinci fıkrasında bahsedilen teknik zaruret ve estetik amaçlı tadilatlardan olmayıp, aynı maddenin birinci fıkrasında bahsedilen tadilat ve yeniliklerden olduğu, bu haliyle kiraya verenin onayı gerekmediğinden akde aykırılık olgusunun oluşmadığı gözetilerek açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
2- Davalının birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Türk Borçlar Kanununun 352/son maddesi uyarınca açılacak davada dava hakkı kiraya verene ait olup, açılan tahliye davasında tahliye kararı verilebilmesi için kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin aynı ilçe veya belde belediye sınırları içinde oturmaya elverişli bir konutunun bulunması ve davalının sosyal durumu, aile nüfus sayısı itibariyle oturmasına elverişli bulunması gerekir. Bu iki koşulun bir arada bulunması zorunludur.
Olayımıza gelince; her ne kadar mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davalı-kiracının aynı ilçe hudutları dahilinde oturabileceği kendi konutunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; mevcut bilirkişi raporunda davaya konu tahliyesi istenen taşınmazın alan ve konum itibariyle davalıya ait taşınmazdan daha üstün vasıflarda olduğu belirtilmiş olup, davalı kiracı da sahibi olduğu evin ailesinin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğini savunmuştur. Bu durumda tarafların tüm delilleri toplanarak, davalının statüsü ve ailesinin ihtiyaçlarına göre bahsi geçen evin davalının kullanımına elverişli olup olmadığı kirada bulunup bulunmadığı yönünde yapılacak araştırma ve değerlendirme sonucunda bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
3- Davalının hükmedilen vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince; Tahliye davaları aynı dava içinde birden fazla sebebe dayanılarak açılabilir. Bu sebeplerden bir kısmı sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmesi halinde reddedilen sebeplerden dolayı ayrıca davalı yararına vekalet ücreti verilmez. Bu yön gözetilmeksizin her iki dava yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda birinci, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davalı ... yararına BOZULMASINA...''

 

Sarı çiçekler

YARGITAY 6. Hukuk Dairesi         2014/13898 E. ,  2015/379 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 6. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/09/2014
NUMARASI : 2013/609-2014/610

''Dava, konut ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin malik ve kiralayanı bulunduğu taşınmazın 22/09/2012 tarihli ve bir yıllık kira sözleşmesi ile davalıya kiralandığını, davalının kiracı olduğu taşınmaza halen kirada oturan müvekkilinin oğlu Y.. Ö..'ın ihtiyacı olduğunu belirterek konut ihtiyacı nedeniyle davalının kira sözleşmesinin feshine, kiralanandan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ihtiyaç iddiasının gerçek ve samimi olmadığını, dava konusu taşınmaz dışında bir çok taşınmazı bulunduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının oğlu Y.. Ö..'ın eşine ait dava konusu taşınmazın bulunduğu sitede içinde kiracısı bulunan bir adet konut niteliğinde taşınmazı olduğu, davacının oğlu Y.. Ö..'ın eşi ile birlikte oturmak için ihtiyaç duyduğu evin öncelikle eşinin maliki olduğu konut olması gerektiğini, ihtiyaç sahibinin eşinin, maliki olduğu taşınmazın tahliyesini talep edebilecek durumdayken davacının, oğlunun ihtiyacı için tahliye talep etmesinin gerçek ve samimi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arz etmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.
Taraflar arasında 22/09/2012 başlangıç tarihli, bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. TBK, kiraya verene kiralananı kendisi, eşi, alt soyu, üst soyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin konut ihtiyacı için tahliye isteme hakkı tanımış olup davacı, oğlu Y.. Ö..'ın konut ihtiyacı nedeniyle dava açmıştır. Davacının ve ihtiyaçlının eşinin, kirada bulunan, konut niteliğinde taşınmazları bulunması dava konusu taşınmazın tahliyesinin istenilmesine engel değildir. Davacı tanıkları da davacının oğlunun kirada oturduğunu, davacının diğer taşınmazlarında da kiracıların bulunduğu beyan etmişlerdir. Bu durumda davacının oğlu Y.. Ö..'ın konut ihtiyacının gerçek, zorunlu ve samimi olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece tahliye isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA...''

Mecidiyeköy Fulya Mh. Büyükdere Cad. Torun Center No:74/D K:10 D:43 Şişli/ İST

  • Instagram
  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn
  • YouTube

©2022, Altunyurt Hukuk Bürosu & Danışmanlık. Tüm hakları saklıdır.

bottom of page